TÜKETİM TOPLUMU
24 Kasım 2021 , Çarşamba
Öykü ve
romanlarımda hep bahsederim; “varlıklıydık ama hep yoksul yaşadık!” diye;
gerçekten de öyleydi. Köyde kimin zengin kimin fakir olduğu pek bilinmezdi.
Arkadaşlar
arasında fakir, zengin ayrımı olmazdı.
Sevilip,
sayılmak, hürmet görmek, saygı duyulmak, kişilerin hal, hareket ve davranışları
iyi insan olmaları ile ilgiliydi.
İyi olanlar
değer görürdü.
Zekilik,
çalışkanlık, yardım severlik ve özel yeteneklere sahip olmak; aranan adam
anlamına gelirdi.
Kimsenin
parayla pulla işi olmazdı.
Evinde yiyecek
ekmeği var mı, kışlığını hazırladı mı; gerisi çok önemli değildi.
İnsanlar;
tutumlu, kanaatkâr, paylaşımcı, yardım severdi.
Özal’la başladı
tüketmek...
Tüketilecek,
tükettikçe de ekonomi canlanacak ve ekonomi canlandıkça da ülkede birileri para
kazanacaktı.
Böyle
başladı bizim hikâyemiz...
Hep
tükettik...
Tüketmek
yetmedi.
Daha fazla
tüketmeliydik.
Öyle de yaptık.
Lüks
arabalar, pahalı evler, elektronik makineler...
En son
çıkmış cep telefonları, bilgisayarlar...
Hiçbir şey sonsuz
ve sınırsız değildir.
Üretmeden
tüketmek yıkımdır.
Üreteceksin;
lükse, israfa kaçmadan ihtiyacın kadar tüketeceksin.
Ülkendeki
insanları hatta dünyadaki tüm insanları düşünerek! Yapacaksın bu işi.
Afrika’da
açlıktan ölen çocuklar senin meselen olacak.
Kaynakların
kıt, ihtiyaçların sınırsız olduğunu bileceksin; bu nedenle insanın nefsinin bir
sınırının olması gerektiğinin de bilincinde olacaksın.
“Aşırı tüketimle gözleri körleşen bizler, gereken yerlere ahlak
duvarları çekmeyi bilemedik.”
Evet, aynen öyle oldu.