FAİZ İNDİRİMİNİN KENTSEL DÖNÜŞÜME ETKİSİ NE OLUR ?
FAİZ İNDİRİMİNİN KENTSEL DÖNÜŞÜME ETKİSİ NE OLUR ?
FAİZ İNDİRİMİNİN KENTSEL DÖNÜŞÜME ETKİSİ NE OLUR ?
İnşaat sektöründeki durgunluğun nedeni olarak artan inşaat
maliyetlerini, konut kredi faiz oranlarının yüksek olmasını ve küresel ekonomik
krizi gösteriyorduk.
Ekonominin lokomotifi olan inşaat sektörü 250’den fazla iş
kalemini etkilerken yaşanan bu durgunluk otomatik olarak hem ekonomimizi hem
üreticileri hem de istihdamı olumsuz etkiliyor. Artan inşaat maliyetleri ve
faizlerin yüksek olmasından dolayı alım gücünü de azaltıyor.
Merkez Bankası’nın yapmış olduğu 200 baz puan indiriminden
sonra bu hafta başı 3 kamu bankası da konut kredisi faiz oranlarında 1 milyon
altı kredilerde 1,29, 1 milyon üzeri kredilerde 1,34 faiz indirimine gitmiştir.
Kamu bankalarının yapmış olduğu bu faiz indirimi sektör için olumlu olup bir
nebze olsun canlılığın artmasına sebep olabilecektir. Özel bankaların da kamu
bankalarına yakın bir faiz indirimine gitmeleri sürece daha fazla olumlu katkı
sağlayacaktır.
Önümüzdeki dönemlerde psikolojik algı açısından önemli olan
bu faiz oranlarının yüzde 1’in altına düşmesi, canlılığı daha fazla artıracak
olup beklentiler de bu yöndedir. Dikkat edilmesi gereken bir husus var ki,
nasıl artan talep karşısında kira artışları birdenbire katlanır seviyelere
ulaştıysa yapılan bu faiz indiriminden sonra konut satıcılarının hemen
fiyatları yükseltmeleri beklenen sonucu engelleyebilir.
Bu nedenle ciddi bir denetim ve kontrol sisteminin
oluşturulması şart. Peki, yapılan bu konut kredisi faiz oranlarındaki indirimin
kentsel dönüşüme etkisi olur mu? Sürecin hızlanmasına etki yapabilir mi? diye
sorusunu şöyle cevap verebilirim:
Yapılan konut kredisi faiz indiriminin, kentsel dönüşüm
yasasının imkânlarından faydalanılarak bina yenilemesine çok fazla katkısı
olmasa da olumlu etki yaratabilecektir. Sadece kamu bankalarının faiz indirimi
yapması yeterli olmayıp, özel bankaların da bu seviyeye yakın oranlarda faiz
indirimi yapmaları daha olumlu etki yaratacaktır. Çünkü kamu bankaları can ve
mal riski taşıyan binalarını yenilemek isteyen vatandaşlarımıza maalesef olumlu
yaklaşmayıp süreç hakkında da yeterli bilgiye sahip olmayıp sürecin olumlu
ilerlemesine etkili olamamaktadırlar.
Özellikle kamu bankalarının kentsel dönüşüm konusunda
bilgili, tecrübeli ayrı birimler oluşturarak bu sürece katkı sağlamalıdırlar.
Sadece kredi vermek yeterli olmayıp kredi onay sürecinden sonraki uygulamalar
da çok önemlidir. Sağlanan konut kredisi faiz oranlarına devletin sağladığı
kentsel dönüşüm kredisindeki ilave kredi faiz indirimiyle daha cazip hale
gelmektedir.
Kullandırılan konut kredisi faiz oranlarından kentsel
dönüşüm için kullanılacak olan kredi faiz oranları daha düşük uygulanmalıdır.
Vatandaşımızın rahat ödeyebileceği yüzde 0,70 oranlarında olması çok önemli
olup riskli binaların kısa sürede yenilenmesine önemli katkı sağlayacaktır.
Esasında hiçbir ticari getiri hedeflenmeden, sadece can ve
mal riski olan binalar için faizsiz kredi imkânları sağlanmalıdır. Birçok lüks
tüketim mallarında vergi indirimi, muafiyetler getirilirken insan hayatı ve
çevre için önemli olan riskli binaların yenilenmesi için de faizsiz ödeme imkânları
ile muafiyetler gerekir. Böylece hem istihdama olumlu katkı hem de kayıt dışı
ekonominin kayıt altına alınması sağlanarak gelir artışı da olabilecektir.
Ama kentsel dönüşümün hızlanması ve riskli binaların kısa
sürede yenilenmesi sadece kredi ile mümkün olmayıp, özellikle belediyelerin
alan bazlı kendi finansını kendi içinden çıkarabilecek uygulamalar yapmaları,
vatandaşın kafasını karıştırıcı uygulanması zor ve tehlikeli açıklamalarda
bulunmaları, diğer paydaşlar olan STK’ların, meslek odalarının, üreticilerin,
yapımcıların ve en önemlisi vatandaşın da sürece olumlu yaklaşması
gerekmektedir.
Belediyelerin yüksek emsal artışı ile yaşanmaz yerleri daha
yaşanmaz hale sokacak çalışmalar yapmadan, sürecin olumlu ilerlemesi için doğru
bilgilendirme yapmaları çok önemlidir. Siyasi söylemler ve siyasi çıkarlar
nedeni ile vatandaşın can ve mal risklerini artırıcı söylemler ve çekişmeler
yapılmamalıdır.
Çünkü bu konu siyasi bir söylem yapılacak bir konu değildir.
Hep beraber el ele vererek bilinen gerçekler ışığında öze dönerek yapıcı tutum
ve eylemler içinde olmalıyız.